Ölüm kapasitesine sahip silahlarla ilgili endişeler yeni değil. İnsan müdahalesi olmadan öldürme yeteneğine sahip yapay zeka destekli silahlar, gün geçtikçe dünya çapındaki savaş alanlarının standart bir özelliği haline gelmek üzere. Bu durum, silahların nasıl düzenleneceği ve kullanımının düzenlenip düzenlenmeyeceği konusundaki tartışmaları alevlendirdi ve sonuçta yapay zeka (AI) programlarının ölüm kalım kararlarını almasına ilişkin endişeleri artırdı. Yapay zeka teknolojisi zamanla, silah sistemlerinin belirli hedef türlerini seçme ve saldırma yeteneğine sahip olacaktır.
Yapay zeka teknolojisindeki son gelişmeler, otonom silahlar olarak bilinen ölümcül sistemler etrafındaki tartışmayı yoğunlaştırdı. Ancak otonom silahlar bazı açılardan yeni değil. Otomatik olarak etkinleşen mayınlar, Amerikan İç Savaşı’ndan bu yana, 19. yüzyılın başlarından itibaren kullanılmaktadır. 1970’lerin sonlarından itibaren Amerika Birleşik Devletleri, denizaltı karşıtı CAPTOR mayını gibi silahlarla bu konsepti genişletmeye başladı. Bu tip mayınlar, bir düşman hedefi tespit edildiğinde otomatik olarak patlama yapana kadar okyanus tabanında kalabilen uçak veya gemiden atılarak yerleştirilir.
1980’lerden itibaren birçok donanma gemisi, gelen düşman füzelerini takip etmek ve aramak için yüksek güçlü bir radar sistemi olan AEGIS silah sistemine güvendi. “Ateşle ve unut” yöntemiyle çalışan AIM-120 gelişmiş orta menzilli havadan havaya füze gibi güdümlü mühimmatlar da daha sofistike otonom silahların bir sonraki adımını temsil ediyor. Eski bir Pentagon yetkilisi ve “Army of None” kitabının yazarı Paul Scharre, güdümlü mühimmatların genellikle ateşlendikten sonra geri alınamadığını ve bir saldırı köpeği gibi davrandığını belirtiyor. Bu mühimmatlar belirli bir derecede özerklikle hareket edebilir, ancak Scharre bunu “sınırlı özerklik” olarak tanımlıyor. Örneğin, Harpoon gemisavar füzeleri benzer şekilde sınırlı özerklikle çalışıyor.
Son zamanlarda, Ukrayna’daki savaş, başıboş mühimmat olarak bilinen bir tür otomatik silahın kullanımını ön plana çıkardı. Bu tür cihazların ilk örnekleri, 1989 yılında İsrailli bir askeri yüklenici tarafından tanıtılan Harpy adlı insansız hava araçlarıydı. Harpy, yüzlerce kilometre boyunca düşman radar sistemlerini arayarak onlara saldırabilen ve iki saate kadar havada kalabilen bir araçtı. Daha yakın zamanlarda, Kaliforniya merkezli AeroVironment gibi ABD askeri müteahhitleri, patlayıcı savaş başlığı taşıyan benzer başıboş mühimmatlar geliştirdi. Bunlardan biri olan Sustalı 600, hedef bulana kadar yüksek irtifadan uçar ve ardından zırh karşıtı savaş başlığını ateşler. Ancak bu silahlar hala insan onayına ihtiyaç duyar. Bununla birlikte, cihazı tamamen otonom hale getirmek, insansız aracı hedefe saldırmada bağımsız hale getirmek, görece kolay bir operasyon olacaktır.
Drone sürüleri yakın bir gelecekte savaş alanlarında yerlerini alabilir. Pentagon, şu anda insansız hava araçlarından oluşan sürüler oluşturmak için çalışmalar yapıyor. Sonuç olarak, gözetim ekipmanı veya silah taşıma özelliğine sahip yüzlerce hatta binlerce yapay zeka destekli otonom drone’dan oluşan bir ağ elde edilebilir. Bu drone’lar büyük olasılıkla Çin’e yakın bölgelere yerleştirilecek ve çatışma durumunda hızla harekete geçilecek. Çin tarafından inşa edilen geniş gemi ve uçaksavar füze sistemleri ağını yok etmek veya engellemekle görevlendirilecektir. Bu, GPS sinyalleri ve iletişimin engellendiği durumlarda bile, binlerce ucuz ve bazen ölümcül insansız hava aracının çalışmaya devam edebileceği anlamına gelir.
Bazı askeri yükleniciler, Palantir Technologies gibi büyük bir askeri yapay zeka şirketi, en gelişmiş algoritmaların henüz yeterince güvenilir olmadığını belirtiyor. Bu nedenle tamamen otonom yapay zeka kontrollü ölümcül saldırıları gerçekleştirebilen drone’ların yıllar alabileceğini söylüyorlar. Ancak teknolojideki hızlı ilerlemeler göz önüne alındığında, yapay zeka destekli silah sistemleri hızla gelişmeye devam edecektir.